* Madam Rosa’yı ilk gördüğümde üç yaşımda olmalıydım. Daha önce bellek diye bir şey olmaz, bilgisizlik içinde yaşar insan. Bilgisizliğim üç ya da dört yaşımda son buldu, bazen özlemini çektiğim oluyor.
– Mösyö Hamil, neden hep gülüyorsunuz?
– Böylece her gün, iyi belleğim için Tanrı’ya şükrediyorum Momocuğum… Altmış yıl önce, gençliğimde, bir kadına rastladım. Beni sevdi, ben de onu sevdim. Sekiz ay sürdü bu, sonra kadın bir başka eve taşındı. Altmış yıl sonra hala aklımdadır. Seni unutmayacağım derdim ona. Yıllar geçiyordu, unutmuyordum. Bazen korkuyordum. Önümde daha uzun bir yaşam vardı, silgi Tanrı’nın elindeyken, ben gariban adam, kendime nasıl böyle bir söz verebilirdim ki? Ama şimdi içim rahat. Cemile’yi unutmayacağım. Çok az zamanım kaldı, onu unutmadan ölmeyeceğim.
* Ama hiç dövüşmezdim, insan birini dövdü mü hep bir yanı sızlar.
* Bunlar hep anaları zamanında kürtaj olmamış, gereksiz çocukların öyküleri.
* Babanın Cezayir savaşında öldüğünü düşünmek gerekir, güzel ve yüce bir şeydir bu. Bir bağımsızlık savaşı kahramanı o.
* Mösyö Hamil, olmayan bir kahraman yerine, var olan bir babayı yeğlerdim ben: İyi bir pezevenk olup annemle ilgilenseydi daha iyi ederdi. Okumaya devam et